Her ne kadar İnsan Hakları Avrupa  Mahkemesi  son olarak Odatv sanıkların ŞENER ve ŞIK’ın  hukuka aykırı tutukluluklarına ilişkin başvurularını işkence yasağına aykırı bulmasa da, aslında haksız tutuklamanın da  işkence yasağının ihlali sayılması gerektiği tartışmasızdır. Çünkü haksız şekilde kişi hürriyetinin güvenliği hakkında yoksun kalacak şekilde tutuklanan ve uzun bir süre kapalı ceza infaz kurumunda kalan kişi, işkenceye maruz bırakılmıştır.

Bunun sebebi ise TC’de tutuklanan kişiler tutuk evinde değil, kapalı ceza evinde tutulmaktadır. Sırf bu sebeple bile işkence yasağı ihlal edildiğini söylemek mümkün olacaktır.

Tutuklamanın süre ve şartlarının hukuku uygun sayıldığı durumda da bir çok kısıtlamaya katlanmak gerekmektedir. Bunun yanında hukuku aykırı tutuklamanın olduğu bir çok durumda, İşkence yasağının  ihlal edildiğini hemen söyleyemeyiz. Bunu kabul edebilmemiz için, hukuka aykırılığın çok net ve amacının da sindirme, baskı altına alma olduğu tespit edilmelidir.

Sonuç; Haksız tutuklamanın ağır şekilde seyrettiği durumlarda, işkence yasağının başkaca delil ve tespite gereksinim olmaksızın hak ihlali oluşturulduğu yönünde karar verilmelidir.Bize göre İHAM’ın haksız tutuklulukları, sadece İHAS m.5’de tanımlanan kişi hürriyeti güvenliği hakkı kapsamında değil,m. 3’de yer alan işkence yasağı kapsamında değerlendirmesi gerekmektedir. Sadece İHAM yönünden değil, Anayasa Mahkemesi yönünden de bu söylediklerimiz geçerlidir. Çünkü Anayasa Mahkemesi  5.000 TL, 10.000 TL gibi komik rakamları kişilik hürriyetine eş değer görmektedir. Bu tutarların hiçbir önemi, caydırıcılığı ve inandırıcılığı bulunmamaktadır. Hürriyetin bedeli çok yüksek olmalıdır.

 

Similar Posts