Türk Ceza Kanunu’na göre ceza sorumluluğunun temeli kasta ve taksire dayanır. Biz bu yazımızda kısaca kast kavramına değineceğiz.
Ceza kanunumuza göre kast, ikiye ayrılır. Doğrudan ve olası kast.
Doğrudan Kast: Bilerek ve isteyerek suçun kanuni tanımındaki unsurlarının işlenmesidir.
Olası Kast: Suçun kanuni yanımındaki fiilin gerçekleşme ihtimali öngörülmesine rağmen, eylemie girişilmesi ve sonucun göze alınmasıdır. Şahıs burada olacaksa olsun düşüncesiyle hareket etmektedir. Örneğin; araba ile bir kişiyi ezmek için gaza basan kişinin, aynı anda orada bulunan başka insanları da ezebileceğini öngörmesine rağmen durmadan yola devam etmesi ve nihayetinde hedefindeki kişi haricinde başkalarını da ezmesi, olası kasta emsal gösterilebilir.
Ceza kanununda fiillerin işlenmesi için genel anlamda kastın varlığı şart koşulmuştur. Taksitle işlenebilecek suçlar, ayrıca belirtilmiştir. Dolayısıyla, taksirli suçlar haricinde tüm suçlar için kastın varlığı aranacaktır.
Uygulamada özellikle,kasten insan öldürme, öldürmeye teşebbüs ve kasten yaralama suçlarında doğrudan ve olası kast ayrımı çok büyük önem arz etmektedir. Bu ayrıma kısaca değinmekte fayda vardır.
Doğrudan Kast – Olası Kast Ayrımı: Yukarıda da değindiğimiz üzere, doğrudan kastta, suçun kanuni tanımındaki unsurları bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmektedir. Olası kastta ise; kanuni tanımdaki unsurların gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, eyleme devam edilmekte ve netice ortaya çıkmaktadır. Bir örnekle durumu netleştirmek gerekirse; yolda hasmı ile karşılaşan şahıs, dilahına davranır ve hasmı ile beraber yürüyen birden fazla kişinin bulunduğu yere doğru ateş etmeye başlar ve bunun sonucunda hasmı dışında birisini vurursa, bu eylemi tipik bir olası kast örneği teşkil edecektir.
Uygulamada karşılaşılan sorunların başında gelen bu ayrım sebebiyle, ciddi mağduriyetler yaşanmakta ve uzun süreli hapis cezaları alınabilmektedir. Bu mağduriyetlerin önüne geçebilmek adına, alanında uzman bir ceza avukatında hukuki destek almanız, kesinlikle yararınıza olacaktır.