Sanığın ve müdafiin hazır bulunup bulunmadığı, çağrılmış tanık ve bilirkişilerin gelip
gelmedikleri saptanarak duruşmaya başlanır. Mahkeme başkanı veya hakim, duruşmanın
başladığını, iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar (ÇKK 22; CMK
182 , 191).
Mahkeme başkanı veya hakim, duruşmayı yönetir ve sanığı sorguya çeker; delillerin
ikame edilmesini sağlar.
Duruşmada ilgili olanlardan biri duruşmanın yönetimine ilişkin olarak mahkeme başkanı
tarafından emrolunan bir tedbirin hukuken kabul edilemeyeceğini öne sürerse,
mahkeme bu hususta bir karar verir (CMK 192).
Duruşmanın düzeni, mahkeme başkanı veya hakim tarafından sağlanır. Mahkeme
başkanı veya hakim, duruşmanın düzenini bozan kişinin, savunma hakkının kullanılmasını
engellememek koşuluyla salondan çıkarılmasını emredebilir. Kişi dışarı
çıkarılması sırasında direnç gösterir veya karışıklıklara neden olursa yakalanır ve
hakim veya mahkeme tarafından, avukatlar hariç, verilecek bir kararla derhal dört
güne kadar disiplin hapsine konulabilir. Ancak çocuklar hakkında disiplin hapsi uygulanmaz
(CMK 203).
Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini
tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme,
sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından
zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın
müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden
alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır (CMK
204).
Duruşmada, hükme katılacak hakimler ve C. savcısı ile zabıt katibinin ve kanunun
zorunlu müdafiliği kabul ettiği hallerde müdafiin hazır bulunması şarttır.
Bir çocuğun yargılandığı duruşmada hazır bulunabilecek kişiler (ÇKK 22);
• Çocuk
• Velisi
• Vasisi
• Mahkemece görevlendirilmiş sosyal çalışma görevlisi
• Çocuğun bakımını üstlenen aile
• Çocuk kurumda bakılıyorsa kurumun temsilcisi
Duruşmalarda hazır bulunan çocuk, yararı gerektirdiği takdirde duruşma salonundan
çıkarılabileceği gibi sorgusu yapılmış çocuğun duruşmada hazır bulundurulmasına
da gerek görülmeyebilir.
Sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa; mahkeme tarafından
atanan tercüman aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı
noktalar tercüme edilir. Engelli olan sanığa veya mağdura, duruşmadaki iddia ve
savunmaya ilişkin esaslı noktalar, anlayabilecekleri biçimde anlatılır. Bu esaslar soruşturma
evresinde dinlenen şüpheli, mağdur veya tanıklar hakkında da uygulanır.
Bu evrede tercüman, hakim veya C. savcısı tarafından atanır (CMK 202).
Kurala Uygun Yapılmasının Çocuk Açısından Önemi
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde adil yargılanma hakkının önemli
bir unsuru olarak kabul edilen yargılamanın makul sürede tamamlanması ilkesi, çocuk
adalet sisteminde çocuğun yararının korunması için gereken hızda olması kuralı
ile desteklenmiştir (ÇHS 40; Pekin Kuralları).
Oysa çocuk mahkemelerinde yargılama süreleri, genel mahkemelerin yargılama
sürelerinin çok üzerindedir. 2008 yılında ağır ceza mahkemelerinde ortalama yargılama
süresi 282 gün iken çocuk ağır ceza mahkemelerinde 502 gün; asliye ceza
mahkemelerinde ortalama yargılama süresi 321 gün iken çocuk mahkemelerinde
414 gündür. Aynı yıl içerisinde CMK 250. madde ile görevlendirilen özel yetkili ağır
ceza mahkemelerinin ortalama yargılama süreleri 373 gündür.
Duruşmaların CMK’da öngörüldüğü üzere yapılabilmesi, duruşma hazırlığının zamanında
yapılmasına bağlıdır. Bu nedenle iddianamenin tebliği ile sorgu arasında
geçen zamanda toplanacak delillerin belirlenmiş, davetlerin yapılmış, çocuk hakkında
gerekli incelemelerin tamamlanmış olduğundan emin olmak gerekir.
Öte yandan müdafiin, yargılamayı geciktirmeme yükümlülüğü (Avukatlık Meslek Kuralları)
de bu kapsam içerisinde dikkate alınmalı ve duruşmalarda hazır bulunulmalıdır.
Çocuğun temsili ve korunması yetki ve sorumluluğu çocuğun velisine aittir. Bu nedenle
çocuğun yanında onun bakım ve korunmasından sorumlu bir yetişkinin bulunması
gerekir. Böyle bir yetişkinin bulunmaması hali, çocuğun korunma ihtiyacı
içerisinde olduğunu düşündürür ve dolayısıyla buna yönelik bir tedbir alınması bakımından
önemli bir işarettir.
Çocuğun sorgusu sırasında sosyal çalışma görevlisinin bulunması çocuğun duruşmada
yapılan işlemleri anlaması ve süreç hakkında bilgilendirilmesi bakımından
önemlidir.
Çocuklar genellikle duruşmalara yalnız gelmektedir. Bu durumda çocuğun yaşadığı
sorun hakkında ailenin haberdar edilmesi, sorunun çözümünde sorumluluk üstlenmesini
sağlamak, çocuğun gereği gibi temsil edilebilmesi ve çocuğun içinde bulunduğu
risk durumunun anlaşılabilmesi mümkün olamamaktadır. Bu nedenle aileye
haber verilip verilmediğinin, çocuk koruma altında ise kurum yetkililerine bilgi verilip
verilmediğini kontrol edilmesi ve haber verilmedi ise verilmesinin sağlanması; haber
verilmesine rağmen aile gelmemiş ise çocuğun içinde bulunduğu duruma göre
sosyal inceleme yaptırılması veya geçici koruma tedbirlerinin uygulanmasının talep
edilmesi gerekir.
Duruşmanın başlaması ve ara verilmesi (CMK 190/1 ve 191): Ara vermeden devam
edemeyecek bir duruşmanın hiç başlamaması gerekir. Hakimin bunu duruşma hazırlığında
değerlendirmesi ve tek celsede bitecek duruşma için gün tayin etmesi
gerekir. Ancak, zorunlu hallerde ara verilebilir ise de ara vermenin davanın makul
sürede sonuçlandırılmasını olanaklı kılacak surette yapılması gerekir (CMK 190/2).
Duruşmaya uzun süreli ara verilmesi makul süre kuralının ihalilini gündeme getirebilecektir.
Çocuk yargılamasında, çocuğun kişiliğinin tanınması ve ona uygun bir karar verilmesi
çok önemli olduğu için kovuşturmanın başlamasından hükme kadar süren
aşamada aynı hakimin bulunması ve kararın bu hakim tarafından verilmesi gerekir.
Suça yakın bir zamanda yaptırım uygulanması çocuk adalet sisteminin temel ilkesidir
(Pekin Kuralları). Bu nedenle çocuk yargılamasında uzun süreli bir yargılama
kabul edilmemelidir. Adil yargılanma hakkının bir unsuru olan makul süre ilkesine
AİHM kararlarında üç kritere göre bakılmaktadır: karmaşıklık, tarafların tutumu, hareketsiz
geçirilen süre. Çocuk yargılamasında duruşma, sosyal inceleme dahil her
şey hazır olduktan sonra açılmalı ve tek celsede bitirilmelidir. Duruşmada tehir ve
talik ayrımına tekrar gidilmeli ve onbeş günden fazla ara verme, duruşmanın tekrar
başlatılmasına neden olmalıdır. Duruşma günleri arasında işlem yapılmadığı durumlarda
bunun adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu (AİHS 6/1) mahkemeye
dilekçe ile sunulmalı ve düşme kararı verilmesi istenmelidir. Bu talep sonucunda
düşme kararı verilmesi yerine mahkumiyet kararı verilirse, bu durum temyiz talebine
konu edilmelidir. Aykırılığı düzeltilebilecek aşamada söylemiş olma şartı ile AHİM’e
de başvurulabilir. TCK 64 ve devamı maddelerinde düşme sebepleri sayılmışsa da
bunlar sınırlayıcı bir sayma değildir. Özellikle uzlaşma ile ilgili yapılan kanun değişikliğinde
daha evvel TCK 73/8’de yer alan uzlaşmaya bağlı düşme sebebi yürürlükten
kaldırılmış olmasına rağmen CMK 253. maddesi uzlaşma durumunda soruşturmaya
yer olmadığı kararı veya düşme kararı verilmesini öngörmektedir. Bu nedenle
düşme sebeplerinde bir esneklik bulunduğu kabul edilmelidir. Adil yargılanma yapılmayacağını
gördüğü durumda orantılı olması koşulu ile mahkeme düşme kararı
verebilecektir.
Duruşmada kimin nerede oturacağını gösteren bir kanuni düzenleme bulunmamaktadır.
Duruşmanın düzenini sağlayan hakimin bunu mahkemeye saygı kuralları çerçevesinde
organize etmesi mümkündür. Çocuğun üstün yararının önplanda olduğu
çocuk yargılamasında çocuğa yardım edecek olan süjelerin yanında oturacak şekilde
duruşmanın yapılması, mukayeseli hukukta tavsiye edilen yöntemdir. Cüppe giyilmesi
bakımından Avukatlık Kanunu 49. maddesi ve Avukatlık Meslek Kuralları‘nda
zorunluluk bulunmaktadır. Hakim ve C. savcılarının cüppe giymesi açısından ise
Hakim ve Savcıların Resmi Kıyafet Yönetmeliği‘nde düzenleme bulunmaktadır. Bu
düzenlemelerin mukayeseli hukukta görüldüğü gibi, çocuğu psikolojik baskı altına
almayacak biçimde yenilenmesi gerekmektedir.
Kanunlarda sadece yemin verilirken ve hükmün tefhimi sırasında (CMK 231/4) ayağa
kalkma mecburiyeti öngörülmüştür. Bunun dışındaki hallerde mahkemeye hitap
ederken ayağa kalkılması adli kültür gereği yerleşmiştir. Çocuğun üstün menfaati
gereği duruşmanın çocuğun çıkarlarına en yardımcı olacak şekilde ve onun anlayabileceği
tarzda ve söylediklerini serbestçe ifade edebileceği ortamda yapılması gerektiğinden
(Pekin Kuralları 14) duruşmada ayağa kalkmasının istenmemesi yerinde
olur. Baskı oluşturacak şekilde ayakta tutma ise yapılmamalıdır. Çocuk yargılaması
genel usulden farklı olarak, C. savcısının hazır bulunmamasını da bazı hallerde kabul
etmiştir (ÇKK 25) . Bu da gösteriyor ki, uygulamada çocuklarla ilgili duruşmada
kanunda öngörülmeyen bazı özellikler de kabul edilebilir.
ÇKK 22. maddesi, duruşmada hazır bulunması zorunlu olan kişiler dışında bazı kişilerin
hazır bulunmasını öngörmektedir. Bu maddede zorunluluk öngörülmemesine
rağmen, hazır bulunma yetkisine sahip kişilerden biri geldiğinde bu kişinin duruşmada
bulunması kabul edilmelidir. Bunun tek istisnası çocuğun yararının aksini
gerektirmesidir. Hakim böyle bir gerekçe ile hazır bulunma yetkisine sahip kişiyi
duruşmaya kabul etmeyebilir.
Duruşma hazırlığında tanık dinlenmesi talep edildiği ve bu talebin reddedildiği durumlarda,
taraflar tanığı yanlarında getirilebilirler, bu durumda tanığın mahkemece
dinlemesi gerekir (CMK 178).
Mecburi müdafi gelmemesi durumunda müdafi görevini yapmaya zorlanmalı veya
yeni bir müdafi tayin edilmelidir (CGK 1996/8-74 E. 1996/116 K. 28.05.1996). CMK
188/1 maddeye göre, zorunlu müdafiin hazır bulunmasının kabul edildiği hallerde
müdafiin bulunması şarttır, bulunmaması hukuka aykırılık ve bozma sebebi oluşturur.
Müdafiin duruşmaya girmemesi, görevi ihmal suçunu (TCK 257) oluşturur (CGK
2003/4-220 E. 2003/242 K. 7.10.2003).
Duruşmada yapılacak işlemelerin kanuni sırası ve bunun bozulması: Sorgunun isnadın
açıklanmasından ve susma hakkının söylenmesinden sonra yapılması ve sırasının
değiştirilmemesi gerekir. Bu haller dışında sıra değiştirilebilir.
İddianame yerine geçen belge; görevsizlik kararları ve üniversite soruşturmasında
verilmiş olan soruşturma yapılması kararıdır.