Yasanın 272. maddesinin 3. fıkrasında kesin olduğu belirtilen hükümlerle ilgili olarak istinaf yoluna başvurulamayacağından; bölge adliye mahkemesinin hukuka kesin aykırılık nedeniyle verdiği bozma kararına karşı 284. madde gereğince direnme kararı verilemeyeceğinden; bu kararlara ve 286. maddenin 2. fıkrasında sayılan hallerde, ilk derece mahkemesinin hükümleri bölge adliye mahkemesinin kararıyla kesinlik kazanacağından; anılan kararlara karşı temyiz yoluna gidilemez.
- maddenin 2. fıkrası gereğince bölge adliye mahkemesinin kararıyla kesinleşecek ilk derece mahkemesi hükümleri şunlardır:
- a) Beş yıl veya daha az hapis cezası ile tutarı ne olursa olsun adli para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararlar temyiz olunamaz.
İlk derece mahkemesinin beş yıldan fazla hapis cezasıyla ilgili istinaf başvurusunun reddi kararı temyiz edilebilir.
- b) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıla kadar (beş yıl dahil) hapis cezası ile ilgili olarak, bölge adliye mahkemesince (kısmen veya tamamen) yargılama yapılıp verilen ve ilk derece mahkemesi kararındaki cezayı artırmayan hükümler de temyiz olunamaz. Bunun için, eylemin niteliğini değiştirse de cezayı artırmamış olması gerekir. Diğer bir anlatımla; bölge adliye mahkemesi aynı veya daha az hapis cezasına hükmetmiş olmalıdır.
Bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararındaki cezayı artırmışsa,
artırılan ceza beş yıldan az da olsa ve ilk derece mahkemesinin beraat kararı kaldırılıp bölge adliye mahkemesince hapis cezasına veya hapis cezası kaldırılıp beraata hükmolunması durumunda temyiz yolu açıktır.
- c) 5235 sayılı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görevleri Ve Yetkileri Hakkında Kanunun 10. maddesine göre, iki yıla kadar hapis ve bunlara bağlı adli para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adli para cezaları ve güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanması sulh ceza mahkemesinin görevindedir. Sulh ceza mahkemelerinin hükümleriyle ilgili bölge adliye mahkemelerinin her türlü kararı temyiz olunamaz.
Cezanın artırılması, eksiltilmesi, suç niteliğinin değiştirilmesi, beraatın mahkumiyete veya mahkumiyetin beraata çevrilmesi durumlarında da temyiz yolu açık değildir.
- d) Sulh ceza mahkemeleri ayrık, diğer ilk derece mahkemelerinden verilen adli para cezasını gerektiren suçlarda; ilk derece mahkemesince belirlenen suç niteliğini değiştirmeyen bölge adliye mahkemesi kararları da temyiz edilemez.
Bölge adliye mahkemesince suç niteliği değiştirilmişse temyiz yolu açık olacaktır.
- e) İlk derece mahkemesinin yalnızca kazanç veya eşya zoralımına veya bunlara yer olmadığına ilişkin kararını değiştirmeyen bölge adliye mahkemesi kararı temyiz edilemez.
Bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesinin bu konuda verdiği kararı değiştirmişse temyiz yolu açıktır.
- f) On yıl ve daha az hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar nedeniyle ilk derece mahkemesinin beraat kararıyla ilgili istinaf başvurusunun esastan reddi veya bölge adliye mahkemesince aynı doğrultudaki beraat kararına karşı temyiz yolu öngörülmemiştir.
On yıldan daha çok hapis cezasını gerektiren suçlarla ilgili aynı doğrultudaki esastan ret veya beraat kararı temyiz olunabilir.
- g) İlk derece mahkemesinden verilen davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirlerine ilişkin bölge adliye mahkemelerinin istinaf başvurusunun esastan reddi veya aynı doğrultudaki hükmü temyiz edilemez.
İlk derece mahkemesinin hükmü ile bölge adliye mahkemesinin hükmü farklı ise temyiz yolu açıktır.
- h) Önceki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla ceza veya kararlardan birden çoğunu içeren ilk derece mahkemesinin hükmüyle uyumlu bölge adliye mahkemesi kararları da temyiz olunamaz.
Bölge adliye mahkemesinin bunlar dışında kalan hükümleri, hükümden önce verilip hükme esas oluşturan veya başkaca yasa yolu öngörülmemiş olan kararlarla birlikte temyiz olunabilir.
Temyiz başvurusu, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayandırılabilir. Hukuk kuralının eksik veya yanlış uygulanması veya hiç uygulanmaması, hukuka aykırılık oluşturur. Kanıtların hatalı değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumunu ve eylemin gerçek niteliğinin belirlenmesini etkiliyorsa, bu da hukuka aykırılıktır. Yasa “kanuna aykırılık” yerine bilinçli olarak daha geniş ve amaca uygun bulunan “hukuka aykırılık” terimine yer vermiştir. “Hukuk kuralı” deyimi; temel hukuk ilkelerini, yazılı olan ve olmayan hukuk kurallarını, yargılama hukukuna ilişkin kurallarla maddi hukuka ilişkin kuralların tümünü kapsar.
Yasanın 289. maddesinde “kesin temyiz” veya “kesin bozma” nedenleri de denilen hukuka kesin aykırılık halleri gösterilmiştir.
Hukuka kesin aykırılık halleri ;
- Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
- Hakimlik görevini yapmaktan kanun gereği yasaklanmış hakimin hükme katılması.
- Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul
olunduğu halde hakimin hükme katılmasa veya istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hakimin hükme katılması.
- Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili
görmesi.
- e) Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması.
- f) Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlal edilmesi.
- g) Hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi.
- h) Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması.
- i) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayandırılması.
Bunlar varsa, aykırılığın hükme etki ettiğinin kabulü ve hükmün bozulması zorunludur.
Diğer yönden; Cumhuriyet savcısı gerçeğin araştırılması ereğine yönelik olmayan, kamu yararına ilişkin bulunmayan ve yalnızca sanık yararına yer verilmiş bir hukuk kuralının uygulanmaması, eksik veya yanlış uygulanması nedeniyle hükmün sanık aleyhine bozulması için temyiz yoluna başvuramaz.
Temyiz incelemesi, on beş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler de dahil, ancak temyize yetkisi olanın başvurusu üzerine yapılabilir.
Temyiz istemi, hükmün yüze karşı açıklanmasından veya yoklukta verilmişse tebliğden itibaren yedi gün içinde bölge adliye mahkemesi ceza dairesine dilekçe verilmesi veya zabıt katibine sözlü bildirimde bulunulması şeklinde olur. Tutuklu sanık başvurusunu tutukevi müdürüne de yapabilir.
Sanık, yokluğunda ve aleyhine verilen hükümle ilgili olarak eski hale getirme isteğinde
bulunabilir. Eski hale getirme süresi içinde temyiz süresi de işleyeceğinden, eski hale getirme başvurusunda bulunulduğunda ayrıca temyiz isteminin de belirtilmesi gerekir.
Süresi içinde yapılan ve geçerli olan temyiz başvurusu hükmün tüm yönleriyle kesinleşmesini önler.
Duruşmada yalnızca hüküm fıkrası açıklanmışsa, hükmün temyiz edildiğinin bölge adliye mahkemesi ceza dairesince öğrenilmesi üzerine yedi gün içinde gerekçesinin Cumhuriyet savcısına ve taraflara tebliği gerekir. Yedi günlük süre 232. maddeye göre hükmün gerekçesinin yazılıp dosyaya konulmasından itibaren başlar.
Yasa ile istinaf yoluyla davanın hem maddi ve hem de hukuksal yönünün bölge adliye mahkemesinde tartışılıp karara bağlanacağı kabul edildiğinden Yargıtay yalnız hukuksal yönden denetim yapacaktır. Cumhuriyet savcısı veya taraflar, bu nedenle hükmün hukuksal yönüyle sınırlı olarak bozma nedenlerini temyiz dilekçesinde veya sözlü bildirimlerinde göstermek zorundadır. Temyiz nedenleri dilekçe veya bildirimde belirtilmemişse, yüze karşı açıklanan hükümlerde temyiz süresinin bitmesinden ve yoklukta verilmişse gerekçeli hükmün tebliğinden itibaren yedi gün içinde ek dilekçe vermek suretiyle bu nedenler bildirilebilir..
Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz nedenleri yanında isteminin sanığa karşı veya yararına olduğunu da açıkça belirtmekle yükümlüdür.
Temyiz sanık tarafından yapılmışsa, ek dilekçeyi kendisi veya müdafii imzalayıp verebilir. Müdafii bulunmayan sanık, zabıt katibince tutanağa geçirilmek üzere temyiz nedenlerini sözlü olarak bildirebilir. Tutuklu sanık bu konudaki tüm başvurularını tutukevi müdürüne yapabilir. Sanığın yasal temsilcisi ve eşi bu haklardan ayrıca yararlanabilirler.
Hükmü temyiz edilen bölge adliye mahkemesi, başvurunun yasal sürede yapılıp yapılmadığını, hükmün temyiz yeteneği bulunup bulunmadığını, temyiz edenin buna yetkisi olup olmadığını inceler. Bu sınırlı inceleme sonunda; sürenin geçtiğini, hükmün temyiz edilemez olduğunu veya temyiz edenin buna hakkı bulunmadığını saptarsa temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Karar ilgiliye tebliğ olunur. Cumhuriyet savcısı ve taraf, tebliği izleyen yedi gün içinde bu konuda bir karar verilmesini Yargıtay’dan isteyebilir. Ancak bu istek hükmün infazını ertelemez.
Bölge adliye mahkemesince verilen temyiz dilekçesinin reddi kararı doğruysa Yargıtay’ca bu karara karşı yapılan başvurunun reddine karar verilip dosya mahkemesine geri yollanır.Ret kararı yanlışsa, bu karar kaldırılıp hüküm esastan incelenir.
Ret nedeni bulunmayan temyiz dilekçesi veya tutanağa geçirilen sözlü bildirimin bir örneği, bölge adliye mahkemesi ceza dairesince Cumhuriyet savcısı veya karşı tarafa tebliğ olunur. Buna yedi gün içinde yazılı olarak yanıt verilebilir. Sanık zabıt katibine sözlü bildirimde bulunabilir. Tutuklu sanık başvurularını kurum müdürüne yapabilir. Sanığın eşi veya yasal temsilcisi de ayrıca bu haktan yararlanabilirler.
Yanıtlar verildikten veya öngörülen süre dolduktan sonra dava dosyası bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı kanalıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yollanır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca; varsa dosyadaki tebligat veya diğer belge eksiklikleri tamamlanır ve görüşünü içeren tebliğname ekinde görevli ceza dairesine iletilir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi halinde sanık veya müdafii ile katılan veya vekiline Yargıtay görevli ceza dairesince, ilgililerin dava dosyasından belirlenen son adreslerine tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren bir hafta içinde yazılı olarak yanıt verebilir.
Hükmü temyiz edilen bölge adliye mahkemesince, temyiz isteminin kabule değer olup olmadığı konusunda inceleme yapılıp 296. maddeye göre bir karar verilmesi gerektiği halde, bu inceleme yapılmadan dosya Yargıtay’a yollanmışsa, Yasa 298. maddeyle; bu durumda zaman ve emek kaybına yer bırakmamak için dosyanın mahkemeye geri yollanması yerine, temyiz isteminin kabule değer olup olmadığına Yargıtay’ca doğrudan karar verilmesi olanağı sağlamıştır. Yargıtay görevli dairesi, temyiz isteminin yasal süreden sonra yapıldığı veya hükmün temyiz yeteneğinin bulunmadığı, temyiz edenin buna yetkisi olmadığı yanında temyiz dilekçesi, tutanağa geçirilen sözlü bildirim veya ek dilekçe ve ek sözlü bildirimin temyiz nedenlerini içermediğini de saptarsa temyiz isteminin reddine karar verir.
Yargıtay’da temyiz incelemesi kural olarak dosya üzerinden yapılır. Ancak, on yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerin incelenmesi duruşmalı yapılabilir. Birden çok suç işlenmişse, her bir eylem için verilmiş ceza bu düzeydeyse duruşma istenebilir.Birden çok hapis cezasının toplanmasıyla belirlenen ceza esas alınmaz.
Duruşma istemek yetkisi yalnızca sanığa ve müdafiine tanınmıştır. Duruşma isteğinin temyiz dilekçesinde veya sonradan da olsa temyiz süresi içinde bildirilmiş olması gerekir. Yargıtay, hükmün süresinde temyiz edilmiş olması koşuluyla kendiliğinden de duruşmalı inceleme yapabilir. Duruşma günü sanığa ve müdafiine bildirilir. Sanık duruşmada hazır bulunabileceği gibi kendisini bir müdafi ile temsil ettirebilir. Sanık duruşmaya gelmez, müdafide yollamazsa inceleme duruşmasız yapılır. Tutuklu sanık duruşmaya katılma isteğinde bulunamaz.
Yargıtay’ca kendiliğinden veya sanık veya müdafiinin süresindeki istemiyle duruşma yapılmasına karar verildiğinde, hükmü temyiz etmiş olması koşuluyla katılan da duruşmaya çağrılır.
Yargıtay ceza dairesi başkanınca görevlendirilen üye veya tetkik hakimi tarafından dosya incelenerek hazırlanan rapor, duruşmadan önce üyelere açıklanır. Üyeler ayrıca dosyayı kendileri de inceler. Bu hususlar gerçekleştikten sonra duruşma açılır. Duruşmada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya görevlendireceği Yargıtay Cumhuriyet savcısı hazır bulunur. Temyiz isteminde bulunana önce söz verilmek suretiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya yerine görevlendirdiği savcı, sanık, müdafii, katılan ve vekili iddia ve savunmalarını açıklar. Son söz sanığa verilir.
Yargıtay, temyiz başvurusunda; maddi hukuk kurallarına aykırılık nedeniyle ileri sürülen hususlarla temyiz istemi yargılama hukukuna ilişkin kuralların uygulanmaması, eksik veya yanlış uygulanmasından dolayı yapılmışsa yalnızca bu konuları inceler.
Yargıtay temyiz olunan hükmün hukuka uygun olduğunu saptadığında temyiz isteminin esastan reddine karar verir. Temyiz edilen hükmün, temyiz başvurusunda gösterilmiş olan hukuka aykırılıkları içerdiğini belirler ve bunlar hükme etki edecek nitelikte olursa bozma kararı verilir. Hüküm, temyiz başvurusunda gösterilen nedenlerle bozulduğunda, ileri sürülmüş olmasa da saptanan diğer hukuka aykırılıklar da bozma kararında açıklanır. Bozmaya neden olan hukuka aykırılık, hükmün dayandırıldığı işlemlerden kaynaklanmışsa aynı zamanda bu işlemler de bozulur. Temyiz başvurusunda gösterilmemiş olsa da 289. maddede açıklanan hukuka kesin aykırılık nedenleri varsa hüküm mutlaka bozulur. Hükme etki edecek nitelikte olmayan hukuka aykırılıklar ve kimi önemsiz usul yanlışlıkları bozma nedeni sayılmasa da Yargıtay kararında belirtilir.
Bozma kararı ile bölge adliye mahkemesi hükmü ortadan kalkar. Mahkemenin temyize konu hükmü birden çok bölümden oluşmuş ve bunlardan bir veya birkaçı için ayrıca temyiz isteminin esastan reddine karar verilmemişse tümü bozulmuş sayılır.
Temyiz olunan hükmün, maddi hukuk veya yargılama hukukuna ilişkin kuralların uygulanmaması, eksik veya hatalı uygulanması durumunda Yargıtay’ca bozulması esastır. Ancak, bozma nedenleri bölge adliye mahkemesince yeniden yargılama yapılmasını gerektirmiyorsa, mahkemeye bırakılmış bir değerlendirme yetkisi söz konusu değilse 303. maddede sınırlı olarak sekiz bent halende açıklanan durumlarda Yargıtay davanın esasına hükmedebilir veya hukuka aykırılıkları düzeltebilir.
Yargıtay, temyiz isteğini esastan reddettiğinde, davanın esasına hükmettiği veya hükümdeki hukuka aykırılık düzeltildiğinde; dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile bölge adliye mahkemesine, bölge adliye mahkemesi de kendisine ulaşmasından itibaren yedi gün içinde, bu mahkeme başsavcılığına verilerek ilk derece mahkemesine gönderilir. İnfaz ve gerekli işlemler ilk derece mahkemesince yerine getirilir.
Hüküm bozulduğunda dosya, aynı yolla incelenmek ve hüküm kurulmak üzere, hükmü bozulan veya diğer bir bölge adliye mahkemesine; hüküm, bölge adliye mahkemesinin hukuka aykırı olarak kendisini görevli veya yetkili kabul etmesi nedeniyle bozulmuşsa, dosya hükmü bozulan mahkeme yerine doğrudan görevli ve yetkili bölge adliye mahkemesine; 285. maddenin (1.) fıkrası ile 309. maddenin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca bozulan ilk derece mahkemesi kararları da hükmü veren ilk derece mahkemesine; yollanmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verilir.
Yargıtay’da incelemenin duruşmalı yapıldığı durumlarda hükmün, duruşmanın sonunda açıklanması, ancak buna olanak bulunmadığı hallerde kararın, duruşmanın bitiminden itibaren yedi gün içinde verilmesi gerekir.
Bölge adliye mahkemesinin hükmü, cezanın belirlenmesinde hukuka aykırılık nedeniyle bozulmuş olup da bu hususların hükmü temyiz etmeyen veya temyiz istemi ret olunan diğer sanıklara uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da süresinde temyiz isteminde bulunmuş gibi bozmadan yararlanırlar. Böylece, aynı mahkemece ve aynı kararla hükümlendirilen, eylemleri arasında bağlantı bulunan sanıklar hakkında birbiriyle çelişen sonuçlar önlenmek istenmiştir.
Yargıtay’dan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak bölge adliye mahkemesi, duruşma günü belirleyerek taraflara çağrı yapar. Duruşmaya gelen taraflara bozmaya karşı diyeceklerini sorar. Katılan, vekili ile sanık, müdafii çağrı kağıdı tebliğ olunmasına karşın duruşmaya gelmez veya dosyada bilinen adreslerine tebligat yapılamazsa yokluklarında duruşma sürdürülerek dava bitirilir. Ancak, sanığa verilecek ceza bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, müdafii duruşmaya gelip görüşünü bildirmiş olsa bile, sanığın mahkemece (doğrudan veya istinabe yoluyla) dinlenmesi zorunludur.
Yargıtay ceza dairesinin bozma kararına karşı bölge adliye mahkemesinin direnme hakkı vardır. Ancak, direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen karara uymak zorunludur.
Hüküm yalnız sanık, müdafii veya eşi, yasal temsilcisi ile bunların vekilleri tarafından veya onun yararına Cumhuriyet savcısınca temyiz edilmişse, yeniden verilecek ceza, önceden verilmiş cezadan daha ağır olamaz.