CEZA SORUMLULUĞUNU KALDIRAN VEYA AZALTAN NEDENLER

Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler şunlardır:
1- Zorunluluk hali ( ıztırar )
2-Haksız Tahrik
3-Bağlayıcı Emrin Yerine Getirilmesi,

4-Cebir, Şiddet, Korkutma ve Tehdit
5-Hata

6-Yaş Küçüklüğü
7-Sağır ve Dilsizlik
8-Akıl Hastalığı
9-Geçici Nedenler, Alkol ve Uyuşturucu Etkisinde Olma.

1-ZORUNLULUK HALİ( IZTIRAR )
Gerek kendisine ve gerekse bir başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka surette korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiilden dolayı kişiye ceza verilmez.

Bu hallerde eylem SUÇ TEŞKİL ETMEKTEDİR VE bu eylem nedeniyle BERAAT KARARI DEĞİL, CEZA VERİLMEYE YER OLMADIĞINA (ZORUNLULUK HALİNDE FAİLE CEZAVERİLMEZ.) karar verilir. Yine bu eylem nedeniyle ortaya çıkan zararların TAZMİNİ GEREKİR.
Zorunluluk Halinden Söz edebilmek için aşağıdaki şartların bulunması gerekmektedir:

Tehlikeye İlişkin Şartlar:
-Kişinin KENDİSİNE ya da BİR BAŞKASININ BİR HAKKINA yönelik bir tehlike olacak,

-Bu tehlike AĞIR VE MUHAKKAK olacak,

-Tehlikeye bilerek neden olunmamış olacak,

-Tehlikeye karşı koyma yükümlülüğü bulunmayacak ( örn: Yangın söz konusu ise itfaiye erinin yangına karşı koyma yükümlülüğü vardır. İtfaiye eri haklı bir durum söz konusu olmadıkça yangından kaçamaz. Eğer itfaiye eri yangından kaçarken bir kimseyi ezerse ve yaralanmasına
neden olur ise, bu
halde zorunluluk halinden faydalanamaz. Çünkü tehlikeye karşı koyma yükümlülüğü var.)

Korunmaya İlişkin Şartlar
-Başka surette korunma imkanı olmayacak,

-Tehlikenin ağırlığı ile yapılan eylem arasında ORAN bulunacak.

Örn:

Karlı ve soğuk bir havada dağda mahsur kalan bir dağcı soğuktan donmamak için bir dağ evinin kapısını kırsa ve içine girse, içeride ısınsa ve nihayet dolaptaki yiyecekleri yese bu eylemi nedeniyle cezalandırılamaz. Ancak bu durumda eylem suç vasfını korumaktadır. Yine dağcının verdiği zararları tazmin yükümlülüğü vardır. ( MEŞRU MÜDAFAADA EYLEM SUÇ DEĞİL VE ZARARLARI TAZMİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ de YOKTUR )

MEŞRU MÜDAFAA DA BİR HAKKA SALDIRI SÖZ KONUSU İKEN ZORUNLULUK HALİNDE BİR HAKKA YÖNELİK TEHLİKE SÖZ KONUSUDUR.

Örn:

Evinde çıkan yangından kaçarken yerde yatan çocuğunu ezerek ölümüne neden olan kimsenin durumu ZORUNLULUK HALİDİR. Yine yokuş aşağı giderken arabasının freni boşalan kimsenin insanlara çarpmamak için yol kenarındaki arabaya çarpması da zorunluluk haline örnek teşkil eder.

ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMDAN KURTARILMASI İÇİN ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA ZORUNLULUK HALİ SÖZ KONUSU OLABİLİR.
Örn:

Komşusunun evini su bastığını gören bir kimsenin bir başka komşusunun camını kırarak içerigirmesi halinde de zorunluluk durumu söz konusu olur.

2-HAKSIZ TAHRİK

Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen
kimsenin cezasında indirim uygulanmasına imkan sağlayan durum haksız tahriktir. Bu durumda fail suçu işlerken içinde bulunduğu ruh hali ve psikolojik durum itibariyle hiddet ve elemin etkisi altında suç işlemektedir. Haksız tahrik ceza sorumluluğunu KALDIRMAZ, AZALTIR. Faile ceza verilir fakat İNDİRİM YAPILIR ( Tahrikin niteliğine ve olayın özelliğine göre 1/3 – ¾ Arasında indirim )Hiddet ve elem HAKSIZ BİR FİİLDEN KAYNAKLANMAKTADIR. Haksız fiilin suç olmasına gerek yoktur. Haksız olması yeterlidir. Örn: Bir suçun mağduruna yönelik olarak gerçekleştirilen ( cinsel saldırıya maruz kalmış mağdura yönelik töre cinayeti ) fiiller dolayısıyla haksız tahrik indirimi uygulanamaz.

Haksız tahrikin uygulanabilmesi için, suçun haksızlığı yapan kimseye karşı işlenmesi gerekmektedir. Örn: Kendisi hakkında dedikodu çıkaran bir kimsenin oğluna karşı suç işlenmiş ise haksız tahrik söz konusu olmaz. Çünkü suç haksızlığı yapan kimseye karşı işlenmemiştir. Örn: Bir kimsenin kendisine hakaret eden kimseyi darp etmesi h alinde haksız tahrik söz konusudur. Çünkü hakaret haksız bir fiildir. Haksız fiilin bizzat suç işleyen kimseye yönelik olmasına gerek yoktur. Örn: küçük bir çocuğun birkaç yetişkin tarafından dövüldüğünü gören bir kimse bu durumun etkisi altında çocuğu döven kimselere karış suç işler ise bu durumda haksız tahrik söz konusu olur. Suç haksız eyleme tepki olarak işlenmiş olmalı ve haksız eylem ile tepki olarak işlenen suç arasında çok uzun süre geçmemiş olmalıdır. Örn: Kendisine hakaret eden bir kimseyi 2 yıl sonra öldüren bir kimsenin haksız tahrik altında suç işlediğini söylemek mümkün değildir. HAKSIZ FİİL İLE İŞLENEN SUÇ ARASINDA ORAN ARANMAZ. ÇÜNKÜ HAKSIZTAHRİK BİR CEZASIZLIK NEDENİ DEĞİL SADECE İNDİRİM NEDENİDİR.

3- BAĞLAYICI EMRİN YERİNE GETİRİLMESİ

Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan kimse bu hareketinden dolayı sorumlu olmaz. ( T.C.K m. 24-2 ) Emir bir TÜRK merciinden verilmelidir, emri veren emir vermeye yetkili olmalıdır, emrin yerine getirilmesi zorunlu olmalıdır ( bağlayıcı emir olmalıdır ), emir kanuna uygun olmalıdır. Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. ( T.C.K m. 24-3 )ANAYASA Madde 137 –

Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.

Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.

Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.

Kolluk görevlileri için tek özel durum: Kolluk görevlilerinin kendilerine verilen emirlerin hukuka uygunluğunu tartışamamasıdır. Emir hukuka aykırı olsa dahi kolluk görevlisi emri yerine getirmek zorundadır. Ancak konusu suç teşkil eden emir KOLLUK GÖREVLİSİ TARAFINDAN DAHİYERİNE GETİRİLEMEZ. Getirilirse emri veren de suçu işleyen de sorumludur.

4- CEBİR ŞİDDET KORKUTMA VE TEHDİT

T.C.K m. 28 e göre: Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir, şiddet veya tehdidi kullanan kimse fail sayılır. Örn: itfaiye görevlisinin bir odaya kapatılarak yangın söndürmesinin engellenmesi ya da yardıma gelen kimselerin yardım etmesine izin verilmemesi. Örn: A, suç işlemesi amacıyla B yi aç bırakmıştır. Olayda korkutma ( açlıktan ölmek korkusu ) söz konusudur. Yine A kendisine, kaçak inşaat ruhsatı vermezse B yi öldüreceğini söylemiş ise bu durumda tehdit vardır. Bu haller altında suç işleyen kimseye CEZA VERİLMEZ. Cebir, maddi zorlama-TEHDİT ise Manevi zorlama demektir.Cebir, Tehdit ve Korkutma Hallerinin Kusurluluğu kaldırması için şu şartların bulunması
gerekmektedir:

Korkutma, cebir, tehdit ile işlenen suç arasında ORAN olmalıdır.

Korkutma, cebir ve tehdidin ağır ve kesin olması gerekir.

Tehditte bulunanın isteklerine uyulmaksızın bundan kurtulma olanağının bulunmaması gerekir.
Tehdit in ortaya çıkmasına bilerek sebep olunmamış olmalıdır.

5- HATA

Fiilin icrası sırasında suçun unsurlarında hataya düşen kimse cezalandırılmaz. HATANIN KUSURLULUGU KALDIRMASI İÇİN ESASLI BİR HATA OLMASI GEREKİR. Yani failin hatası olmasaydı suç gerçekleşmeyecekti diyebiliyor isek hata esaslıdır.

Örn:
Kendisinin zannedip bir başkasının bisikletini alıp giden kimse bisikletin başkasına ait olduğunu bilseydi bisikleti yerinden almayacaktı. Bu durumda hata esaslıdır ve fail bu yanılması esaslı olduğu için ceza verilmez.

Suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren halleri konusunda hataya düşen kişi bu hatasından yararlanır. Örn. Annesini öldürmek isterken, gece vakti annesi sanarak başkasını öldüren kimse hatasından faydalanır. ( Anneyi öldürmek ağırlaştırıcı sebep iken fail hata ile normal birini öldürdüğü için annesini öldürmekten ceza almaz. )
Örn: Annesini öldürmek isterken hata ile babasını öldürmüş ise gerçekte öldürmek istediği kişi babası olmadığı için hatasından faydalanır ve babasını öldürmüş gibi değil de normal bir kimseyi öldürmüş gibi ceza alır.

Hukuka uygunluk nedeni var zannederek suç işleyen kişi ( hukuka uygunluk nedeninde hata eden ) bu hatasından faydalanır ve hukuka uyguluk nedeni varmış gibi değerlendirilir ve ceza verilmez. Örn: Gece vakti elinde sopa ile ıssız bir yerde kendisine doğru koşan dört beş kişiyi gören kişinin silahını çıkararak kendisine saldırdığını düşündüğünü kişileri yaralaması durumunda gerçekte elinde sopa ile koşan kimselerin kaçan hayvanlarını kovaladığı sonradan ortaya çıksa bu durumda gerçekte meşru müdafaa yok iken bu konuda yanılan, hata eden fail bu durumdan yararlanır ve ceza almaz.

İşlediği fiilin haksızlığı konusunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişiye ceza verilmez.
Örn. Bir Avrupalı Antalya da yarı çıplak dolaşsa müstehcenlik suçundan dolayı ceza verilmez. Çünkü yarı çıplak dolaşmanın haksızlık olduğu konusunda yanılgısı vardır. Bu konudaki hatanın KAÇINILMAZ OLMASI GEREKMEKTEDİR.

Örn.

Bir Alman Antalya da uyuşturucu içerken yakalansa suç olduğunu bilmiyordum diyemez. Çünkü kendi ülkesinde de aynı eylem suç teşkil ediyor.

KANUNU BİLME MEK MAZERETSAYILMAZ. ( T.C.K m. 4 )

6- YAŞ KÜÇÜKLÜĞÜ

Ceza kanunun bakımından 12 yaşını doldurmamış kimselerin ceza sorumluluğu yoktur. Bu yaştaki kimseler suç işleseler dahi cezalandırılamaz.

ANCAK BU ÇOCUKLAR HAKKINDA GÜVENLİK TEDBİRİ UYGULANABİLİR. ( Aile yanına yerleştirme, eğitim kurumu, tedavi vs. ) Ceza kanununa göre 18 yaşını tamamlamamış kimseler ÇOCUKTUR.

Ceza Kanunu Bakımından Çocuklar üç gruba ayrılır:
– 0-12 yaş;
hiçbir ceza sorumluluğu yoktur.
12-15 yaş;
yaptıkları hareketin sonucunu kavrayabiliyor ve kendilerini yönlendirme yetenekleri var ise sorumludurlar. Bu yetenekler yok ise ceza sorumlulukları yoktur. Eğer bu yetenekler var ise cezalandırılırlar ve cezaları indirilir.
15-18 yaş; ayırt etme güçleri bulunduğu için ceza sorumlulukları tamdır. Sadece çocuk olmaları sebebiyle cezaları biraz indirilerek verilir.

7- SAĞIR VE DİLSİZLİK

Sağır ve dilsiz kimselerin algılama yetenekleri yaşıtlarına göre daha geç geliştiğinden sağır ve dilsizler hakkında indirim öngörülmüştür. Bu durumda olan kimseler hakkında:

– 15 yaşını doldurmamış sağır dilsizlerin cezai sorumluluğu yoktur ( 12 yaşını doldurmamış çocuklar gibi )

– 15-18 Yaş arasındaki sağır dilsizler hakkında 12-15 yaş arasındaki çocuklara ilişkin hükümler ve indirimler uygulanır.

– 18-21 Yaş arasındaki sağır dilsizler hakkında 15-18 yaş arasındaki çocuklara ilişkin hükümler ve indirimler uygulanır.

21 yaşını tamamlamış SAĞIR VE DİLSİZLER HAKKINDA İNDİRİM YOKTUR. BUNLARINCEZAİ SORUMLULUKLARI TAMDIR.

8- AKIL HASTALIĞI

Akıl hastalığının tam ve kısmi akıl hastalığı olarak ayırmak gerekmektedir.
Tam Akıl Hastaları: Hiçbir cezai sorumlulukları yoktur. Ceza verilmez, GÜVENİLK TEDBİRİ UYGULANIR ( Sağlık Kurumuna Tedavi Amacıyla yerleştirilir ve iyileşmedikçe –toplum için tehlike oluşturmayacak hale geldiği sağlık kurulu raporu ile tespit edilmedikçe
-tedavi kurumundan çıkamazlar. )

Kısmi Akıl Hastaları: Sadece hastalıkları ile ilgili durumlarda cezai sorumlulukları yoktur. Örn. Kleptomania hastası kimse hırsızlıktan dolayı sorumlu olamaz. Çünkü bu kimselerin sürekli bir şeyleri alıp götürürler. Ancak bir Kleptomania hastası bir insanı öldürürse ceza sorumluluğu vardır.

9- GEÇİCİ NEDENLER, ALKOL VE UYUŞTURUCU ETKİSİNDE OLMA

T.C.K m. 34 e göre: “Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.

Örn:

Zorla alkol ya da uyuşturucu verilerek irade yeteneği zayıflamış kişinin suç işlemesi halinde bu kimseye ceza verilmez. İRADİ OLARAK ALKOL YA DA UYUŞTURUCU ALINMIŞ VE BU ETKİ İLE SUÇİŞLENMİŞ İSE BU DURUMDA FAİLİN CEZAİ SORUMLULUĞU TAMDIR. CEZADAN HİÇBİR İNDİRİM YAPILMAZ.

Örn:

Alkol alıp trafiğe çıkan ve alkollü olarak kaza yapan kimse kusuru oranında sorumludur. Ancak zorla uyuşturucu ya da alkol verilerek araca bindirilip kaza yapan kimse ise sorumlu değildir.

CEZA SORUMULULUĞUNU KALDIRAN YA DA
AZALTAN NEDENLERDE SINIRIN
AŞILMASI

Ceza sorumluluğunu kaldıran ya da azaltan nedenlerde sınırın aşılması halinde iki durum söz
konusudur:

1-Sınırın Kasten Aşılması: Sınır kasten aşılmış ise işlenen fiilden dolayı sorumluluk vardır.
Örn: Zorunluluk halinde dağda mahsur kalan kişi dağ evine sığınmış ve sonrada evi kullanılmaz hale getirmiş ise mala zarar verme suçundan sorumludur.
2-Sınırın Taksirle Aşılması:Sınır taksirle aşılmış ise eylem ceza kanununda taksirli iken de cezalandırılıyorsa ceza verilir.

Örn: Zorunluluk halinde dağda mahsur kalan dağcı dağ evinde ısınırken yangın çıkmasına neden olsa ve
ev yansa bu durumda mala zarar verme suçu oluşur mu? Oluşmaz çünkü mala zarar verme suçu taksirle işlenemez. Yokuş aşağı giderken freni patlayan aracının aşağıdaki pazar yerine girmemesi için yol kenarına çıkan ve duvara çarpan bu arada da duvarın yanında duran bir kişinin ölümüne neden olan kimse zorunluluk halinde sınırı aşmıştır. Bu halde sınırı aşmasında taksir söz konusudur. Neticede ölüm meydana geldiği için taksirle öldürme de suç olarak düzenlenmiştir. Failin sorumluluğu taksirle bir insanın öldürülmesidir.

KORKU HEYECAN VE PANİK HALİ SADECE MEŞRU MÜDAFAA İÇİN SÖZ
KONUSUDUR.
CEZA SORUMLULUĞUNU KALDIRAN YA DA AZALTAN DİĞER
NEDENLERDE UYGULANMAZ

 

Similar Posts