Yazı başlığına baktığınızda sanık hakkında uygulanacak beş yıllık denetim süresinin uzatılmasının veya değiştirilmesinin gündeme geleceğini düşünebilirsiniz, ancak yazımızın konusu bahsettiğimiz bu hususlar değil. Bu yazımızda Ceza İnfaz Kanunu m.105/A’da belirtilen altı ay açık ceza evinde kalma zorunluluğunun gelip gelmeyeceği hususunda açıklama ve kısa bir tespit yapacağız.
11.04.2012 tarihli ve 6291 sayılı kanunun 1.maddesine göre, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105.maddesinden sonra gelmek üzere 105/A maddesi eklenmiştir.
Koşullu salıverilme ile benzerlikler taşıyan ve denetimli serbestlik uygulanmak suretiyle hükümlünün hapis cezasını dışarıda çekmesini sağlayan 5275 sayılını Kanun m.105/A’ nın ilk üç fıkrasına göre;
“(1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla;
- a) Açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçiren,
- b) Çocuk eğitim evinde toplam cezasının beşte birini tamamlayan,
Koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi halli hükümlülerin talebi halinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, infaz hakimi tarafından karar verilebilir.
(2) Açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları oluşmasına karşın, iradesi dışındaki bir nedenle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan veya bu nedenle kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilen iyi halli hükümlüler, açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarının oluşmasından itibaren en az altı aylık sürenin geçmiş olması durumunda, diğer şartları da taşımaları halinde, birinci fıkrada düzenlenen infaz usulünden yararlanabilirler.
(3) Yukarıdaki fıkralarda düzenlenen infaz usulünden;
- a) Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan ve koşullu salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalan kadın hükümlüler,
- b) Maruz kaldıkları ağır bir hastalık, sakatlık veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen ve koşullu salıverilmesine üç yıl veya daha az süre kalan hükümlüler,
Diğer şartları da taşımaları halinde yararlanabilirler. Ağır hastalık, sakatlık veya kocama hali, Adli Tıp Kurumundan alınan veya Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adli Tıp Kurumunca onaylanan bir raporla belgelendirilmelidir”.
Eklenen bu maddeyle koşullu salıverilme tarihi bir yıl öne çekilmiştir. Ancak bu haktan yararlanabilmek için hükümlünün en az altı ay açık ceza evinde kalma veya açık ceza evine ayrılma hakkını kazanmış olup da, bu süreyi kapalı ceza infaz kurumunda tamamlaması gerekmekte idi.
Ancak bu şart 31.03.2013 tarihli ve 6411 sayılı kanunun 13.maddesi ile 31.12.12015 tarihine kadar ertelenmiştir.
5275 sayılı Kanuna eklenen Geçici m.4’e göre; “(1) Bu Kanunun 105/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ve ikinci fıkrasında belirtilen altı aylık süre şartı ile birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen cezanın belirli bir süre infaz edilmesine ilişkin şart 31/12/2015 tarihine kadar uygulanmaz”.
Böylece İnfaz Hakimliği,hükümlünün altı ay açık cezaevinde kalma şartını aramaksızın hükümlünün koşullu salıverilmesine bir yıl kala tahliyesine karar verme hususunda yetkilendirilmiştir. Bu geçici maddenin yürürlülük süresi 31.12.2015 tarihinde bitmektedir. Bu süre uzatılmazsa hükümlüler için altı aylık açık cezaevi şartının gerçekleşmesi aranacaktır. Umarız yeni yasal düzenleme hükümet kurma çalışmaları ve erken seçim tartışmalarının gölgesinde kalıp unutulmaz.
Eski kanun döneminde bu sistem olmadığından yürürlük tarihine kadar işlenen suçlara uygulanmaması gerektiği ileri sürülebilir. Bu düşünceye katılmamaktayız. Bizce suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince lehe olan uygulanır aleyhe olan uygulanmaz esası geçerlidir. Yargıtayın görüşü bizimle aynı olmasa da kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı aleyhine geçmişe etkili uygulama yapılamaz.