a) Dolandırıcılık – Hırsızlık (YTCK m.141)
Dolandırıcılıkta, temin edilen yarar bakımdan mağdurun rızası mevcuttur. Yalnız bu rıza YTCK’nın ifadesiyle hileli davranışlarla elde edilmiştir. Hırsızlık da ise, mağdurun rızası hiçbir suretle mevcut değildir. “Hırsızlıkta failin taşınır bir malı onu elinde bulunduranın iradesine aykırı olarak zilyet olması, güveni kötüye kullanmada ise zilyedin, malike ait bulunan yetkilere yine malikin rızası olmaksızın sahip çıkması, bu yetkileri kullanması söz konusudur. Oysa dolandırıcılıkta fail, hileli davranışlarla mağdurun kendisine zarar vermesini, yani bir şeyi teslim etmesini, bir yükümlülüğü üstlenmesini, bir hakkından vazgeçmesini sağlar.”[1]
Hırsızlık sadece taşınır mallar üzerinde işlenebildiği halde, dolandırıcılık taşınır, taşınmaz mallar ve bir alacak hakkı üzerinde işlenebilir. “Her ne kadar hırsızlıkta ‘zilyetliğin’ dolandırıcılıkta ‘mülkiyet hakkı’nın ihlali söz konusu olduğu iddia edilmiş ise de Manzini’nin dediği gibi hırsızlıkta fiili ve hukuki bir zilyetliğin ihlali zaruri ise de dolandırıcılıkta dahi sadece zilyetliğin ihlali mümkündür.”[2] Zira mülkiyet hakkı sahibinin hiçbir zaman uğramamış olmasına karşılık zilyedin dolandırılmış olması ve malike karşı mesuliyetin devam etmesi mümkündür. Bundan başka, aldatılmış olan kimsenin tasarrufu, işlemi ile zarar meydana gelmişse fiil dolandırıcılıktır. Örneğin tamirat için gelen bir işçi olduğunu söylemek suretiyle bir apartmana girmek imkanı bulan kimsenin bazı eşyaları alarak gitmesinde dolandırıcılık mevcut değildir. Olay hile kullanmak suretiyle işlenmiş bir hırsızlıktır.
b) Dolandırıcılık-Güveni Kötüye Kullanma (YTCK m.155)
Güveni kötüye kullanmada; Başkasına ait olup da, belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan malı tevdi, muteber bir rızaya dayanır. Suç bilahare iadenin gerekli bulunduğu zaman meydana gelir. Tevdiden sonra, iade mükellefiyetinden kurtulmak için hile kullanılmış olsa bile suç güveni kötüye kullanmadır. “Dolandırıcılıkta suçun özü failin hile yaparak bir şahsın pozitif veya negatif bir fiil yapmasına neden olmasıdır. Ancak bu hareket, hareketi yapanın malvarlığında azalmaya, failin veya başkalarının malvarlığında artışa sebep olmaktadır. Mağdur bu hareketi isteyerek yapmaktadır. Ancak bu istem hileyle elde edilmiştir. Suçu karakterize eden bu hiledir. Hilenin oluşu bu suçu hırsızlıktan ve güveni kötüye kullanmadan ayırmaktadır.[3]”
c) Dolandırıcılık – İrtikap (YTCK m.250)
Dolandırıcılığı irtikaptan ayırmak da oldukça güçtür. İrtikap suçu bir memurun memuriyet sıfatını veya görevini kötüye kullanmak süratiyle kendisine veya başkasına yarar sağlaması için bir kimseyi zorlaması durumunda söz konusudur. “Bu suçlar arasında her şeyden önce hukuki konu yönünden fark vardır.[4]” İrtikabın millete ve devlete karşı suçlar ve son hükümler (YTCK, dördüncü kısım, birinci bölümde kamu idaresinin güvenirliğine ve işleyişine karşı suçlar) bölümünde yer almasına karşın dolandırıcılık daha önce de belirttiğimiz üzere malvarlığına karşı suçlar bölümünde karşımıza çıkar. Bir başka fark fail yönünden ortaya çıkmaktadır. Dolandırıcılık herhangi bir kimse tarafından işlenebildiği halde, irtikap ancak kamu görevlisi (YTCK 250/2) tarafından işlenebilmektedir. Bir başka fark da, maddi unsur yönünden ortaya çıkmaktadır. Nitekim dolandırıcılık hileli davranışlarla işlenebilirken, irtikap’da failin memuriyet sıfatını veya görevini kötüye kullanarak mağduru icber veya ikna etmesi şeklinde işlenebilmektedir.
d) Dolandırıcılık – Yağma (YTCK m.148)
Dolandırıcılık ile yağma arasında benzerlik mevcuttur. Yağmada mağdur cebir, şiddet, tehdit sonucu bir şeyi yapmaya ya da yapmamaya mecbur olmakta, fail cebir, şiddet, tehdit, fiziki ve psikolojik baskı sonucu başkasının zararına yarar elde etmekte, dolandırıcılıkta ise mağdur, “hileli davranışlarla” malına zarar veren hareketi yapmaktadır. “Dolandıcılıkta irade hata ve hile sonucu, yağmada ise zorlama sonucu elde edilmektedir”[5].
İtalyan temyiz mahkemesi kendi amirinden emir aldığı yolunda uydurma bir vesika göstermek suretiyle bir dükkandan kaçak sigara müsadere eden zabıta memurunu dolandırıcılıktan mahkum etmiş ve hadisede “icbar suretiyle irtikap” görmemiştir. Burada irtikap suçunun mevcut olması lazım geldiği de ileri sürülmüştür[6].
Buraya kadar yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere dolandırıcılık suçunun amacı sadece malvarlığının himayesi değildir. Aynı zamanda malvarlığının alım-satım ve değişimlerinde irade ve rıza özgürlüğünün de korunmasıdır. Dolandırıcılık suçlar arasında en karmaşık olanlardan birisidir. Çünkü bu suçun hareketleri homojenlik değil farklılık arz eder. Dolandırıcının sahte ve uydurma hareketleri onun hayal gücünün sonucudur. Bu hareketler birçok hileli davranışa dayanan hareketten oluşur.
Buraya kadar gelirken noktada 5237 sayılı YTCK’ya göre bir dolandırıcılık tanımı yapacak olursak “Dolandırıcılık, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlamasıdır.”
[1] Erem-Toroslu, TCK Özel Hükümler, Ankara 2000, Savaş Yayınevi, 8. Baskı, Baran Ofset, s.525.
[2] Erem, Dolandırıcılık, s.4.
[3] Soyaslan, Doğan, Ceza Hk. Özel Hük. Savaş Yayınevi, 2. Baskı, s.241.
[4] Erem-Toroslu, s.526.
[5] Soyaslan, Doğan, Ceza Özel Hk., s.242.
[6] Erem, Dolandırıcılık, s.8.