Bu yazımızda, normlar hiyerarşinin tepesinde olan Anayasa m.13’e ve m.38/6’ya rağmen hukuka aykırı deliller konusuna neden yeterli önemin verilmediğini açıklamayacağız. Ancak şunu da belirtmek isteriz ki, hukuka aykırı delil toplama, toplanan bu delillerden vazgeçmeme, hukuka aykırı delilleri kullanma, tuhaf ve sübjektif ölçülerle bu delilleri mahkûmiyete esas alma anlayışı devam etmektedir.

Doğru olan ise; şu veya bu gerekçeyi ihtiyaç duymadan, net bir şekilde hukuka aykırı olan delilin göz ardı edilmesi ve bu delilin konusunu teşkil eden maddi unsurun yokluğunun net bir şekilde ortaya konmasıdır. Birazdan aşağıda belirteceğimiz Yargıtay 20.Ceza Dairesi’nin tümü ile katıldığımız kararına ilişkin yorumlarımızı aktaracağız.

Yargıtay 20.Ceza Daire 07.07.2015 gün, 2015/4553 E. , 2015/3099 K.

Olay tutanaklarına göre, 13.12.2013 tarihinde kollukça, yargılama sonucunda beraat eden sanık H’nin yapılan üst taramasında diğer tanık Ş’nin sattığı idea edilen net 149gr esrar ve 33 adet  MDMA içeren tablet ele geçirildiği yine  17.01,2014 tarihinde hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen şüpheli T’nin yapılan üst taramasında sanık Ş’nin sattığı idea edilen net 43,2 esrar ele geçirildiği anlaşılmaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurumu’nun 2013/610, 2014/512, 2013/841 , 2015/513 ve 2014/166-514 sayılı kararlarında da belirttiği üzere adli arama kararı alınması gereken bir  olayda bu karar alınmadan arama yapılması hukuka aykırı olduğu gibi bu arama sonucunda elde edilecek delillerde hukuka aykırıdır. Somut olayda 13.03.2014 tarihli Elazığ Emniyet Müdürlüğü’nün fezlekesine göre sanıklar hakkında adli arama kararı almadan yapılan arama sonucunda elde edilen uyuşturucu madde hukuka aykırı delil niteliğini taşıdığından ilgili daire tarafından bozma sebebi sayılmıştır.

YORUM:

Dairenin kararında ki temel nokta aramanın hukuki niteliği, hukuka uygunluğu veya aykırılığı değildir. Daire aramanın hukuka aykırılığını kabul etmiştir. Mesele, hukuka aykırı delillerin varlığını tartışmakta değildir bunun yanında hukuka aykırı delillerin mutlak- nisbi, önemli-önemsiz veya insan haklarını ihlal eden –etmeyen aykırılık da tartışma konusu yapılmamıştır. Daire net olarak hukuka aykırı delilin sanık aleyhine kullanılmayacağına karar vermiştir.

Kararda hukuka aykırı delilin yok sayıldığı dolayısıyla da maddi unsuru gerçekleşmeyen bir suçta ikrar olmayacağı bu sebeple de sanık ikrarının da mahkumiyete esas alınamayacağı sonucuna varıldığı görülmektedir.

Tamamı ile katıldığımız bu kararın neticesinde yüksek yargıda hukuka aykırı deliller yönünden içtihat birliği oluşması yönünde ümidimizi korumakla beraber, şuan için bu konuda kafa karışıklığı olduğu da gözükmektedir.

 

 

 

 

 

Similar Posts