c.
İnsan öldürme suçunun “yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle” işlenmiş olması (TCK. m.82,f.1, b,c).Burada insan öldürme suçunun Ceza Kanununun ikinci kitabının üçüncü kısmında “Genel Tehlike Yaratma Suçları” başlığı altında düzenlenen suçlarla işlenmesi durumu söz konusudur. Bu ağırlaştırıcı nedenin uygulanabilmesi için, insan öldürme suçu ile hükümde sözü edilen genel tehlike yaratma suçları arasında amaç-araç ilişkisi olmalıdır. Örneğin insan öldürmek için yangın çıkarmak ve su baskını yaratmak durumlarında olduğu gibi. Genel tehlike suçlarına neden olurken veya hükümde sayılan tehlikeli araçları kullanırken failin amacı insan öldürmek olmamasına rağmen bir veya birkaç kişi ölmüşse, bu ağırlaştırıcı neden uygulanmaz. Olayda hem insan öldürme, hem de genel tehlike suçları gerçekleşmiş ise, faile sadece nitelikli insan öldürme suçundan dolayı ceza verilir. Zira genel tehlike suçları hükümde açıkça insan öldürme suçunun ağırlaştırıcı nedeni haline getirilmiştir (bak. TCK. m.42).
d.
İnsan öldürme suçunun “üstsoy veya altsoydan birine ya da eşe veya kardeşe karşı ”işlenmiş olması (TCK. m.82, f.1, b,d).Burada fail ile mağdur arasındaki ilişkilerden kaynaklanan ağırlaştırıcı nedenler söz konusudur. Bu ilişkiler Medeni Kanuna göre belirlenecektir. Bununla beraber belirtmek gerekir ki, kanun “üst soy” ve“ alt soy” deyimlerini kanuni anlamda değil, fiili anlamda kullanmıştır. Bu itibarla baba ile soy bağı hukuken henüz kurulmamış olan çocuk veya baba aleyhine işlenen insan öldürmelerde de bu ağırlaştırıcı nedenin uygulanması gerekir. Üst soy deyimine üvey ana, üvey baba, altsoy deyimine de üvey evlat dahil değildir. Eş ilişkisi, ancak medeni nikâha göre belirlenir. Kardeş deyimine sadece ana veya sadece baba bir kardeşler de dahildir.
e.
İnsan öldürme suçunun “çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı” işlenmiş olması (TCK. m.82, f.1, b.e). Bu hallerde Kanun, bir yandan failin ahlâkî yönden kötülüğünü, diğer yandan da fiilin gerçekleştirilmesindeki kolaylığı nazar alarak cezayı ağırlaştırma yoluna gitmiştir. Buradaki “çocuk” deyiminden henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi anlaşılır. Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiden ise, ileri yaşı, hastalığı, malullüğü ya da ruhi veya fiziki güçsüzlüğü nedeniyle kendisini koruyamaz durumda olan kişi anlaşılır.
f.
İnsan öldürme suçunun “gebe olduğu bilinen kadına karşı” işlenmiş olması (TCK.m.82, f.1, b,f). Burada Kanun, kadının hayatından başka, bilerek ve isteyerek ceninin hayatına da son verilmesini nazara alarak, gebe kadının öldürülmesini cezayı ağırlaştıran bir neden saymıştır. Ancak bu ağırlaştırıcı nedenden söz edilebilmesi için, failin kasten öldürdüğü kadının gebe olduğunu bilmesi gerekir. Bu konudaki şüphe bilme sayılır.
g.
İnsan öldürme suçunun “kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle” işlenmiş olması (TCK. m.82, f.1, b. g).Burada öldürülen kişinin sıfatı (örneğin milletvekili veya kamu görevlisi olması) değil, yaptığı işin mahiyeti esas alınmıştır. Bu itibarla öldürülenin kamu görevlisi olması, bu ağırlaştırıcı nedenin uygulanması için yeterli değildir. Suçun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmiş olması gerekir. Öldürme fiilinin görev sırasında gerçekleşmiş
olması gerekmez. Dolayısıyla öldürme fiili daha önce yapılan kamu görevinden dolayı işlenmişse, ceza yine artırılacaktır.
h.
İnsan öldürme suçunun, “bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla” işlenmiş olması (TCK. m.82,f.1, b,h).Birinci ve ikinci ipotezden söz edilebilmesi ve bu ipotezlere dayanılarak cezanın artırılabilmesi için, insan öldürme fiilinin daha önce işlenmiş olan bir suçu gizlemek veya böyle bir suçun delillerini ortadan kaldırmak için işlenmiş olması gerekir. Önceki suçun, insan öldürme suçunun faili tarafından işlenmiş olması gerekmez. Ayrıca önceki suçun mahiyetinin de önemi yoktur. Ortada tamamlanmış veya teşebbüs derecesinde kalmış bir suçun varlığı yeterlidir. Gizlenmek veya delilleri ortadan kaldırılmak istenen suç başkaları tarafından işlenmişse, insan öldürme suçunun failine sadece nitelikli insan öldürme suçundan dolayı ceza verilir. Yok, eğer fail, insan öldürme fiilini işlediği başka bir suçu gizlemek veya delillerini ortadan kaldırmak amacıyla işlemişse, hem önceki suçtan, hem de nitelikli insan öldürmeden dolayı cezalandırılır .Üçüncü ipotez adam öldürme fiilinin bir başka suçun işlenmesini kolaylaştırmak için işlenmiş olmasıdır. Burada insan öldürme vasıta suç, diğeri ise amaç suçtur. Her ikisinin aynı cinsten olması gerekmez. Amaç suçun insan öldürme fiilini işleyen tarafından işlenmesinin düşünülmüş olması veya işlenmiş olması şart değildir. Başkasının suç fiilini kolaylaştırmak için insan öldürmek durumunda da bu ağırlaştırıcı neden uygulanır. Amaç suçun tamamlamış veya teşebbüs dercesine varmış olması da aranmaz. Her ne kadar mülga Ceza Kanununda yer alan “velev ki husule gelmesin” şeklindeki ibareye (TCK.m.450/7), yürürlükteki Ceza Kanununda yer verilmemiş ise de, farklı bir sonuca varmak için neden yoktur. Ancak amaç suç da tamamlanmış veya teşebbüs derecesine varmış ise, faile hem nitelikli insan öldürmeden dolayı, hem de amaç suçtan dolayı ceza verilir. Dördüncü ipotezin varlığı için, insan öldürme suçunun, failin daha önce işlediği başka bir suçtan dolayı yakalanmamak için işlenmiş olması gerekir. Burada da önceki suçun mahiyeti veya tamamlanmış olup olmadığı önemli değildir.
i.
İnsan öldürme suçunun “bir suçu işleyememekten dolayı duyulan infialle” işlenmiş olması (TCK. m.82, f.1, b.i). Bu ağırlaştırıcı neden yönünden failin işlemek isteyip de işleyemediği suç, herhangi bir suç olabilir. Ancak kasıtlı bir suç olması gerekir. Zira taksirli bir suçu işleyememekten dolayı infial duyulması düşünülemez.
j.
İnsan öldürme suçunun “kan gütme saikiyle işlenmiş olması” (TCK. m.82, f.1, b.j) Kan gütmenin ne anlama geldiği Ceza Kanununda belirtilmemiştir. Yargıtay kararlarında, failin kan gütme saiki ile hareket ettiğini kabul edebilmek için bazı özellikler aranmaktadır. Öncelikle münhasıran intikam saiki ile hareket edilmiş olması yeterli değildir. Failin kan davası saiki ile hareket etmesi gerekir ve yeterlidir. Ayrıca failin devam eden kan davasının tarafı olması veya kan davasının taraflarından birine mensup olması şart değildir. İlk olayın etkisi devam ederken, bu olayın failine karşı işlenen öldürme fiili basit insan öldürme kabul edilmektedir.
k.
İnsan öldürme suçunun “töre saikiyle” işlenmiş olması (TCK. m.82, f.1, b.k).Son zamanlarda medyaya çok yansıyan ve töre cinayeti olarak nitelendirilen insan öldürme fiillerini önlemek amacıyla bu ağırlaştırıcı neden öngörülmüştür.
Ancak “töre saiki”nin mahiyeti ve kapsamı son derece belirsizdir. Bu derece belirsiz, dolayısıyla farklı, hattâ keyfi uygulamalara yol açabilecek bir kavrama dayanılarak ağırlaş-tırılmış müebbet ağır hapis cezası verilmesinin isabetli olduğu söylenemez.
B.
Kasten insan öldürme suçlarına genel hafifletici nedenlerin uygulanabileceğinde kuşku yoktur. TCK., bu suç yönünden bir de özel hafifletici neden öngörmüştür. Nitekim insan öldürme suçunun belli bir yükümlülüğün ihmalî suretiyle işlenmiş olması durumunda cezada indirim yapılıp yapılmaması mahkemenin takdirine bırakılmıştır (TCK.m.83, f.3)