Bu yazımızda uyuşturucu ve/veya  uyarıcı madde suçlarında tanıkların ve/veya alıcı olduğunu iddaa eden kişilerin ifadelerinin ispat değeri üzerinde duracağız.

TCK m.188’de kendisine yer bulan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu yapılan son değişikliklerle failleri hakkında ciddi hapis cezaları öngörülen bir suça dönüşmüştür.Bu sebepledir ki yapılacak yargılama esnasında somut,her türlü şüpheden uzak,kesin ve inandırıcı delillerle mahkumiyet hükmü kurulmalıdır.

Uygulamada sıkça görüldüğü üzere bu suça ilişkin yapılan yargılamalar alıcı olduğunu iddaa eden bir kişinin ifadesi üzerinden şekillenmekte ve sanık hakkında mahkumiyet kurulmakta dır.Oysa yukarıda da belirttiğimiz gibi evrensel Ceza  Muhakemesi Hukuku kaideleri de tek bir kişinin ifadesinin delil olarak kullanılıp sanık hakkında aleyhe hüküm kurulmasının kabul etmemektedir.Yazımızda ele aldığımız suçun müeyyidesinin ağırlığı ve özellikleri dikkate alındığında öncelikli olarak sanığın kullanmak amacıyla uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak,kabul etmek ve bulundurmak suçunu mu yoksa, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunu mu işlediği saptanmalıdır.Çünkü TCK m.191’de belirtilen kullanmak amacıyla uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak,kabul etmek ve bulundurmak suçunun müeyyidesi imal ve ticaret suçuna göre çok daha hafif olup,uyuşturucu madde kullanan sanık hakkında hapis cezasından önce tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine,kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan,kabul eden veya bulundurun kişi hakkında sadece denetimli serbestlik tedbirine karar verilebilir.Bu büyük yaptırım farkı  gözetilerek sanık hakkında yargılama yapılmalı ve bu iki hükümden hangisinin uygulanacağı tespit edilmelidir.[1] Nitekim Yargıtay’da aynı görüştedir.[2]

Soruşturma aşamasında elde edilen teknik takip,fiziki takip ve iletişimin denetlenmesi sonucu ortaya çıkan ve şüpheyi destekleyecek başkaca delil olmadan, sadece ve sadece bir kişinin beyanıyla sanık hakkında aleyhe hüküm kurulması hem hukuk vicdanını kanatacak hem de mahkemeler nezdinde  bu suçlara ilişkin iftiraların önünü açacaktır.Ancak bu kararların Yüksek Mahkeme tokadı yiyeceği de kaçınılmazdır.

 

[1] Uyuşturucu ve Uyarıcı madde suçları,Çetin Akkaya,2.Baskı,Ocak 2013,Ankara,s.332

 

[2] YGCK’nin 12.02.2013,2012/10-15.01,2013/52 no’lu kararında da belirtildiği üzere “…bu itibarla,sanığın sübuta eren eyleminin kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu yönündeki Özel Daire bozma ilamında bir isabetsizlik bulunmadığından,itirazın reddine karar verilmelidir.”denerek bu husus belirtilmiştir.

Similar Posts